Adalet

Adalet

29.12.2014 3082

 

“ADALET”

 

 

 

TANIM

 

Adalet: Her şeyi olması gereken yere koymak, olması gerektiği gibi kullanmak. Birisine ya da bir şeye hakkını vermek, hakkı gözetmek, yerine getirmek, doğruluk. Herkese ya da her şeye layık olduğu şekilde davranmak. Yönetimi ya da emri altında bulunanlara karşı adil, insaflı, merhametli olmak.

 

 

 

PANOLARA ASILACAK GÜZEL SÖZLER

 

 

 

·         "... Aralarında hükmedersen adaletle hükmet. Allah, adaletle hüküm yürütenleri sever." (Maide Suresi, 42)

 

·         "Ey iman edenler, adil şahidler olarak, Allah için, hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adalet yapın. O, takvaya daha yakındır. Allah´tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır."(Maide Suresi,8)

 

·         "Andolsun, Biz elçilerimizi apaçık belgelerle gönderdik ve insanlar adaleti ayakta tutsunlar diye, onlarla birlikte kitabı ve mizanı indirdik." (Hadid Suresi, 25)

 

·         De ki: "Rabbim adaletle davranmayı emretti… (Araf Suresi, 29)

 

·         Ey iman edenler, kendiniz, anne-babanız ve yakınlarınız aleyhine bile olsa, Allah için şahidler olarak adaleti ayakta tutun. (Onlar) ister zengin olsun, ister fakir olsun; çünkü Allah onlara daha yakındır. Öyleyse adaletten dönüp heva (tutkuları)nıza uymayın. Eğer dilinizi eğip büker (sözü geveler) ya da yüz çevirirseniz, Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır. (Nisa Suresi, 135)

 

  • Verdiği hükümlerde, ailesinin ve halkın yönetiminde adaletli davranan yöneticiler, kıyamet gününde Allah Teala’nın yanında nurdan yüksek koltuklar üzerinde otururlar. Hadis
  • Bir saat veya birgün adaletle hükmetmek, bir sene veya altmış sene nafile ibadetten hayırlıdır. Hadis
  • En faziletli cihat zalim bir idarecinin yanında ona adaleti söylemektir.  Hadis
  • Adalet mülkün temelidir.
  • Adaletin kuvvetli, kuvvetlinin de adaletli olması gerekir. (Pascal)
  • Adaletin küçüldüğü ülkelerde büyük olan artık suçlulardır. (Anonim)
  • Adalet olmayınca bir yerde insan düşer o yerde her derde. (Anonim)
  • Adalet ancak hakikatten, mutluluk ancak adaletten doğabilir. (Anatole France)
  • Zulüm ile abad olanın sonu berbat olur.
  • Adalet gücü bağımsız olmayan bir ulusun devlet halinde varlığı kabul edilemez.  Atatürk
  • Hiçbir ulus yoktur ki etik esaslarına dayanmadan yükselebilsin. Atatürk
  • Adalet, evrenin ruhudur. (Ömer HAYYAM)
  • Adaletin gecikmesi adaletsizliktir. (W. S. LANDOR)
  • Adaletin olmadığı yerde ahlak da yoktur.  (MONTAIGNE)
  • İnsansın adalet olamaz

 

·         Adaletsiz insan olur mu?

 

·         Olur, olmaz olur mu!

 

·         Ama olmaz olsun.      ( Özdemir ASAF)

 

 

 

TAVSİYE KİTAPLAR

 

  • Suç ve Ceza (DOSTOYEVSKİ)
  • Dreyfus Olayı (Emile ZOLA)

 

 

 

SEYİRLİK

 

·         Sefiller-  Yönetmen: Bile August

 

·         Dava - Yönetmen: David H. Jones

 

·         Reis Bey -Yönetmen: Mesut Uçakan

 

 

 

 

 

ASKTOKRİŞ BİR ŞİİR

 

Adalettir dünyada
Doğruluğun teminatı
Adaletle sağlanır
Lazım olan güvenlik
Evlere huzur dolar
Tamam olur esenlik…

 

Adalet nedir bilir misin?
Devletin temeli eşitlik bunu bilmez misin?
Adaletsiz yer nasıl olur?
Lehim olmamış iki demir gibi olur.
Ey insanlık! İnsanın biri yukarıda iken diğeri aşağıda mı?
Tek eşitlik parada soyda mı?

 

Adalet en büyük nimettir
Dünyada en büyük devlettir
Allah’ın emridir hem de,
Lazım olur insana
En zorda olduğu anda
Terk edilmez hedeftir…

 

 

 

 

 

KISSADAN HİSSE

 

 

 

Fatih´in Adalet Anlayışı:

 


Fatih bir cami yaptırıyordu. Caminin mimarı İpsilanti Efendi isimli bir Rumdu. Fatih´in emrine karşı geldi. Camide kullanılacak mermer sütunlardan birazını kesti. Bunu duyan Fatih çok öfkelendi. Müftüye danışmadan mimar İpsilanti Efendinin elini kestirdi. Bunun üzerine Rum mimar kadıya gitti. Zamanının İstanbul kadısı Sarı Hızır Çelebi durumu inceledi. Padişahı çağırdı. Padişah mahkemeye geldi. Oturmak üzere iken kadı şöyle gürledi:
"Hasmınla yüzleştirileceksin, ayağa kalk!"
İstanbul ile birlikte nice ülkeler, krallıklar fetheden Padişah, ayağa kalktı. İpsilanti Efendi ile yüzleştirildi. Mimar İpsilanti Efendi şikâyetçiydi. Fatih ise mimarın elini kestirdiğini kabul ediyordu. Şahitler dinlendikten sonra Kadı Hızır Çelebi, kararını bildirdi: "Mimarın elini kestirenin eli kesilecektir. Kısasa kısas yapılacaktır."
Fatih sessizdi. Mimar İpsilanti Efendi ise ağlıyordu. Yere diz çöktü."Davamdan vazgeçtim" dedi. "Bu adalet karşısında da Müslüman oldum. Padişahın eli kesilmesin. Bu cihangire kıyılmasın."
Kadı, bunun üzerine kararını değiştirdi. Padişah, mimar İpsilantiEfendi ve ailesini geçindirecekti. İyi bir ev verecek masraflarını kendi kesesinden karşılayacaktı. İş böylece tatlıya bağlanmış oluyordu. Herkes mahkeme salonunu terk etti. Kadı ile Padişah yalnız kaldılar. O zaman Fatih Sultan Mehmet kılıcını göstererek şöyle söyledi:
"Eğer benim padişahlığımdan korkup iltimas geçseydin, haksız bir karar verseydin, billahi şu kılıçla başını uçururdum." Kadı Hızır Çelebi oturduğu minderi kaldırdı. Altında demir bir topuz vardı. Padişaha gösterdi:
"Hünkarım, sen de padişahlığından gururlanıp şeriat mahkemesine saygısızlık etseydin, kararı dinlemeseydin billahi şu topuzla başını ezecektim"
Fatih´in adalet anlayışı ve o zamanın hâkimlerinin adaleti işte böyleydi. Bir Rum mimarla cihangir bir padişahı ayırt etmiyordu.

 

 

 

 

 

Ben Nurişevan’dan daha adilim

 

 

 

    Hazreti Ömer ve Sa´d İbni Vakkas Hazretleri, İran´a at satmaya gitmişlerdi. İran´a vardıkları zaman şehrin girişinde cirit oynayan bir kısım genç görüp seyre daldılar. Bir ara yabancıların kendilerini seyretmekte olduğunun farkına farkına varan gençlerden birisi yanlarına gelip "Bedeviler" gibi sözlerle hakaret ettikten sonra, satmak için getirdikleri ve üzerine bindikleri Arap atlarını ellerinden zorla aldılar.
    Hazreti Ömer ve Sa´d ibni Ebi Vakkas Hazretleri ticaret maksadıyla geldikleri şehre meyüs ve mükedder vaziyette girdiler. Yanlarında yiyecek bir şeyleri olmadığı gibi paraları da kalmamıştı. Aç susuz akşam olmasını beklediler. Akşam olunca da bir hana vardılar. Kapıdan girer girmez hancı, misafirlerin yabancı olduğunu ve üzüntülü olduklarını anladı. Neden üzüntülü olduklarını sordu. Hazreti Ömer daha üzüntülü görünüyordu. O hiç konuşmadı. İbni Vakkas Hazretleri ise başından geçenleri hancıya dert yanarak anlattı. Hancı misafirlerini dinledikten sonra:
   - Siz kederlenmeyin, bizim hükümdarımız son derece âdildir. Ya atlarınızı buldurur, yahut bedelini tazmin eder. Sizin anlattığınıza göre elinizden atları alan hükümdarın kendi oğludur. Ama o mutlaka bu meseleyi halleder, diyerek teselli verdikten sonra:
    -Her sabah hükümdarımız pazar yerinde halkın önünden geçer ve halk ona dert ve dileklerini bildirirler. O da ne icab ediyorsa hemen yapar. Siz sabahleyin hemen pazar yerine gidin vaziyeti anlatın dedi.
   Sabah, Hazreti Ömer ve arkadaşı pazar yerine çıkıp hükümdarı beklemeye başladılar. Biraz sonra hükümdar yanında tercümanları olduğu halde geldi. Herkes nesi varsa açık açık söylüyor o da gerekeni hemen orada yapıyor veya yapılmasını emrediyordu. Sıra Hz. Ömer ve İbni Vakkas´a geldi. Onlarda başlarından geçenleri anlattılar., atlarının bulunup geri veilmesini dilediler.
   Hükümdar bunları dinleyince yüzü çok asıldı ve üzüntülü olduğu her halinden belli idi. Bir kese altın verdi ve atlarının da bulunacağını söyledi. Hükümdar tercüman vasıtası ile konuşuyordu, tercüman ise atı alanların hükümdarın oğlu olduğunu söylememişti. Hazreti Ömer ve Ebû Vakkas Hazretleri yine akşam kaldıkları hana geldiler. Bu sefer yanlarında paraları da vardı, karınları da toktu. Hancının parasını verdiler, o gece de orada kalıp sabahleyin yola çıkmayı düşünüyorlardı. Hancı ne olduğunu sordu. Onlar hükümdarla görüştüklerini ve atları bulacağını söylediler, dedi.
   Hancı birden öfkelendi ve :
  -Demek kendi oğlu olduğu zaman iş değişiyor, dedi.
   Sabah oldu bu sefer hükümdarın karşısına hancı çıkıp:
-Hükümdarım, suçu işleyen başkası olur ceza verirler de, sizin oğlunuz olursa cezasız kalır öyle mi? dedi
Nuşirevan bunu duyunca rengi değişti ve çok sinirli olduğu besbelli idi:
-At sahipleri yarın şehir terketsinler... Fakat biri şehrin kuzey, biri güney kapısından çıksın dedi.
Sabah oldu ve atların değerinden fazla para verdi. Hazreti Ömer ve Ebû Vakkas Hazretleri şehri terkediyorlardı. Bir de ne görsünler, şehrin bir kapısına atı alan genç, diğer kapısına ise hükümdara yanlış bilgi veren tercüman asılmışlar ve ölmüşler bile...
Fakat ne yazıktır ki, adaletiyle meşhur bu hükümdara iman nasip olmamış ve Efendimiz (s.a.v.) imansız gittiklerine teessüf ettiği isimler arasında bunu da symıştır.
Aradan zaman geçti, Hazreti Ömer Halife-i İslâm , Sa´d ibni Ebi Vakkas ise Mısır valisi oldu. Mısır´i İslamlaştırma ameliyesinde bir de cami yapılacaktı. Bu camiye en müsait yer ise bir yahudinin yeri idi. Mısır valisi yahudinin yerine cami yapımına başladı. Yahudi çaresiz bir şekilde düşünürken müslümanlardan bir zat:
-Nedir senin bu halin? diye sordu.
O: -Bir evim vardı, başka bir şeyim yoktu. Vali şimdi oraya cami yapıyor. Ben ne yapabilirim? Şimdi açıkta kaldım, dedi.
Müslüman ona: -Sen git Medine´ye... Orada Halife Ömer vardır. Derdinei ona anlat. Senin derdine mutlaka çare bulur, dedi.
Yahudi daha islamiyetin nasıl bir din olduğunu bilmiyordu. Medine´ye vardı. Halife´yi sordu, bahçede olduğunu söylediler. Gitti Bahçeyi buldu. Baktı ki, oarad bir adam çalışıyorYanına yaklaşıp:
-Ben Halife Ömer´le görüşmek istiyorum, dedi.
Ona göre hükümdarın tarlada ne işi vardı. Karşısındaki:
-Derdini anlat! Ömer benim, dedi.
Yahudi derdini anlatıp, bir çare bulunmasını söyleyince Hazreti Ömer, öfkelibir şekilde , bir kemiğin üzerine bir şeyler yazıp adamın eline verdi:
-Götür bunu valiye ver, dedi.
Yahudi bu yazışmadan pek bir şey anlamamıştı. Bundan bir şey çıkmaz, diyordu kendi kendine...
Mısır´a gelip kemiği Sa´d ibni Ebi Vakkas´a verince, vali çok korkmuştu. Hemen evi eskisinden daha güzel bir şekilde tamir etti ve yahudiye verdi. Hemde memnun etmek için bir miktar yardımda bulundu. Hazreti Ömer´in gönderdiği kemiğin üzerinde sadece şu iki kelime yazılı idi:
-Ben Nuşirevan´dan daha adilim!...

 

 

 

SINIF İÇİ ETKİNLİK

 

EK: Adalet - Örnek Etkinlikler:

 

·         Adaletli biri aranıyor

 

·         Adaleti sen sağla

 

·         Kurumsal adalet

 

·         Para buldum kimindir, sahibi yoksa benimdir

 

·         Meddah

 

·         Örnek fabllar

 

·         Adil problemler

 

·         Bence Sen de Haklısın

 

·         Haklıydım Çünkü - Haksızdım Çünkü”  Çalışma Kâğıdı

 

·         3. Sayfa Haberleri

 

·         Starımızı Seçiyoruz

 

·         Kurumsal Adalet

 

·         Bir şans daha istiyorum

 

 

 

ÖRNEK DAVRANIŞLAR

 

 

 

·         Haklı olan kişilerin yanında yer almak

 

·         Çevresinde tespit ettiği haksızlıkları dile getirmek.

 

·         Arkadaşlarına karşı tarafgir olmamak.

 

·         Çevresindekilere haksızlık etmemek

 

·         Bencil davranışlardan kaçınmak

 

·         Sıramızı beklemek.

 

·         Zayıf ya da güçsüz konumdakileri gözetmek.

 

 

 

ÖRNEK ŞAHSİYETLER

 

 

 

Hz. Ömer, Fatih Sultan Mehmet, Kanuni Sultan Süleyman, Alparslan, Vezir Nizamülmülk gibi adil kişilerin hayatlarından bahsedilir.

 

 

 

YARIŞMA

 

 

 

Yapılan etkinlikler doğrultusunda bir bilgi yarışması düzenlenir. Kazananlar ödüllendirilir.

 

 

 

TURNUVA

 

 

 

Adalet kupası adını verdiğimiz futbol, basketbol, satranç, voleybol vb. dallarında turnuvalar düzenlemek. Dereceye girenleri ödüllendirmek.

 

 

 

MÜNAZARA

 

 

 

·         Adalet güç ile mi sağlanır hukuk ile mi?

 

·         Eşitlik ve adalet aynımıdır, değil midir?

 

·         Adalet şartlara göre değişir mi değişmez mi?

 

·         Önyargı adaleti engeller mi, engellemez mi?

 

·         Bencillik adalet duygusunu engeller mi engellemez mi?

 

 

http://mebk12.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/02/01/723716/dosyalar/2014_12/29104343_adalet.pdf